26 Mart 2017 Pazar

Merhaba,


Uzun zamandır bloğuma (ziyaninorasi.blogspot.com) siyasi bir yazı koymadım. Bir tür vicdani muhasebe ya da stratejik karar sorunu.

Şirketlerin araştırma sonuçları bir tarafa, kendi gözlemlerime dayanarak, sözde referandumda “HAYIR” çıkacağı izlemine giderek daha çok kapılıyorum. İşte yazma sorunum da burada başlıyor. Benim, bugüne kadarki siyasi formasyonum,  gerek evet sonucunun gerekse de hayır sonucunun, ülkenin başına büyük dertler açacağını söylüyor. 

Vakit bulursanız bugünkü Birgün gazetesinin Pazar ekinde Ergin Yıldızoğlu’nun “Önce ‘Hayır’ sonra da ‘Hayır’” başlıklı yazısını okuyun. Yazıya neredeyse tümüyle katılıyorum. Ufak çekincelerim var. Daha doğrusu, “ben yazsam şunu farklı ifade ederdim” gibi ufak eleştirilerim var. Yakında ben de kendi görüş açımı bloğumda anlatmaya çalışacağım. Biliyorum, çok az zaman kaldı, ama benim söyleyeceklerim zaten referandum sonrasına yönelik olacak.

Bugün ziyaninorasi.blogspot.com’da uzun bir yazı yayınlayacağım. Epey uzun. Güncel değil, içinde referandum yok. Ama bu noktaya gelinmesinde sorumluluk payı olan bazı sol siyasi anlayışlar anlatılıyor. Aslında ben bu yazıyı sanki herkes okusun diye değil de, bence çok önemli olan bu anılar, bu bilgiler bir yerlerde yazılı olarak kalsın diye yazdım.

Yine mi sağlık?


Biliyorum, insanlar sağlık sorunlarını duymaktan, okumaktan sıkıldılar. Ama benim bu yazıyı yazmama yine bir sağlık sorunu sebep oldu.

Geçen hafta sağlıklı insanlar için çok basit sayılacak bir operasyon geçirdim. Böbrek taşımı kırdılar. Taş da taştı hani: 2,5 cm. (Bilmeyenler için: Böbreğin eni 3 cm.’dir) Taşın boyutları nedeniyle total anestezi gerekti. Yazıda anlatacağım bazı konuların da yıpratmış olduğu (!) kalbim sorun çıkardı (hicrana bak).  Sonuçta biraz daha risk göze alındı ve operasyon başarıyla gerçekleşti.

On üç yıl önce kalp krizi geçirip By-Pass ameliyatına girerken bu kadar korkmamıştım. Hatta ambulanstan indirilirken orada telaşla bekleyenlere “korkmayın, kötüye bir şey olmaz” diye seslenmem, hastanede efsane olmuştu. Zaten ameliyata girdiğimde de kalbim durmuştu.

Bu olayda ise korkumun nedeni farklıydı. Ya ameliyattan sonra uyanamazsam (tehlike buydu) ve bu anıları ve olguları yazamadan gidersem diye ödüm patladı. Yoksa ölüm konusundaki tavrım aynı: Hoş gelir, sefa gelir.

Neyse iki gün yoğun bakım ve iki gün nekahet ile hastaneden çıktım ve eve gelir gelmez bilgisayarın başına oturdum.

Okuyun, paylaşın


Aslında siz benim yazı hakkında yukarıda yazdıklarıma da aldırmayın. Tabii ki yazıyı okuyun. Özellikle bir zamanlar kendilerinden “Birikim tayfası” diye söz edilmiş olanlar okusun. Ya da çevresinde o insanlardan olanlar, onlara iletsin. Başka yerlerde erişemeyeceğiniz tarihi ve siyasi bilgiler var yazıda.

Yazının başlığı “Belki affedebilirim, ama asla unutmam (2)”. Okuyun, paylaşın. Sadece bende kalmasın bunlar.


Sevgiyle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder