Merhaba,
Uzun zamandır bloğuma (ziyaninorasi.blogspot.com)
siyasi bir yazı koymadım. Bir tür vicdani muhasebe ya da stratejik karar
sorunu.
Şirketlerin araştırma sonuçları bir tarafa,
kendi gözlemlerime dayanarak, sözde referandumda “HAYIR” çıkacağı izlemine
giderek daha çok kapılıyorum. İşte yazma sorunum da burada başlıyor. Benim, bugüne
kadarki siyasi formasyonum, gerek evet
sonucunun gerekse de hayır sonucunun, ülkenin başına büyük dertler açacağını
söylüyor.
Vakit bulursanız bugünkü Birgün gazetesinin Pazar ekinde Ergin
Yıldızoğlu’nun “Önce ‘Hayır’ sonra da ‘Hayır’” başlıklı yazısını okuyun. Yazıya
neredeyse tümüyle katılıyorum. Ufak çekincelerim var. Daha doğrusu, “ben yazsam
şunu farklı ifade ederdim” gibi ufak eleştirilerim var. Yakında ben de kendi
görüş açımı bloğumda anlatmaya çalışacağım. Biliyorum, çok az zaman kaldı, ama
benim söyleyeceklerim zaten referandum sonrasına yönelik olacak.
Bugün ziyaninorasi.blogspot.com’da uzun bir
yazı yayınlayacağım. Epey uzun. Güncel değil, içinde referandum yok. Ama bu
noktaya gelinmesinde sorumluluk payı olan bazı sol siyasi anlayışlar anlatılıyor.
Aslında ben bu yazıyı sanki herkes okusun diye değil de, bence çok önemli olan
bu anılar, bu bilgiler bir yerlerde yazılı olarak kalsın diye yazdım.
Yine mi sağlık?
Biliyorum, insanlar sağlık sorunlarını duymaktan,
okumaktan sıkıldılar. Ama benim bu yazıyı yazmama yine bir sağlık sorunu sebep
oldu.
Geçen hafta sağlıklı insanlar için çok basit
sayılacak bir operasyon geçirdim. Böbrek taşımı kırdılar. Taş da taştı hani:
2,5 cm. (Bilmeyenler için: Böbreğin eni 3 cm.’dir) Taşın boyutları nedeniyle
total anestezi gerekti. Yazıda anlatacağım bazı konuların da yıpratmış olduğu
(!) kalbim sorun çıkardı (hicrana bak).
Sonuçta biraz daha risk göze alındı ve operasyon başarıyla gerçekleşti.
On üç yıl önce kalp krizi geçirip By-Pass
ameliyatına girerken bu kadar korkmamıştım. Hatta ambulanstan indirilirken
orada telaşla bekleyenlere “korkmayın, kötüye bir şey olmaz” diye seslenmem,
hastanede efsane olmuştu. Zaten ameliyata girdiğimde de kalbim durmuştu.
Bu olayda ise korkumun nedeni farklıydı. Ya
ameliyattan sonra uyanamazsam (tehlike buydu) ve bu anıları ve olguları
yazamadan gidersem diye ödüm patladı. Yoksa ölüm konusundaki tavrım aynı: Hoş
gelir, sefa gelir.
Neyse iki gün yoğun bakım ve iki gün nekahet
ile hastaneden çıktım ve eve gelir gelmez bilgisayarın başına oturdum.
Okuyun, paylaşın
Aslında siz benim yazı hakkında yukarıda yazdıklarıma da aldırmayın. Tabii ki yazıyı okuyun. Özellikle bir zamanlar
kendilerinden “Birikim tayfası” diye söz edilmiş olanlar okusun. Ya da
çevresinde o insanlardan olanlar, onlara iletsin. Başka yerlerde
erişemeyeceğiniz tarihi ve siyasi bilgiler var yazıda.
Yazının başlığı “Belki affedebilirim, ama asla
unutmam (2)”. Okuyun, paylaşın. Sadece bende kalmasın bunlar.
Sevgiyle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder