23 Haziran 2015 Salı

Seçim bitti, n’olacak şimdi?


İtiraf etmem lazım, toplumun önemli bir kesimi gibi ben de 8 Haziran günü gevşek bir moda geçmiştim. İstenen olmuş, AKP yenilmişti. O günün akşamına doğru, RTE’nin yüzünü görmüyor ve sesini duymuyor olmaktan dolayı hissettiğim huzura rağmen, içimde ters bir şeyler kıpırdanmaya başladı. Ben değil miydim, “Seçim Yazıları”mda, AKP’nin, hele hele RTE’nin bir yenilgiyi asla kabul etmeyeceğini, iktidarı kaybetmemek için elinden gelen her şeyi yapacağını yazan? Bu amaçla savaş bile çıkarabileceğini bile dile getirmiştim.

Allah’tan RTE’nin şişik egosu bu sonucun olabileceğini önceden hesap etmesine izin vermedi, Allah’tan dindar Kürtler AKP’den vazgeçti ve yine Allah’tan bir kısım CHP’li kendi partilerinin aleyhine olabileceğini bile bile, demokrasiyi tercih ederek oylarını HDP’ye (ödünç) verdiler. Burada Kılıçdaroğlu’nun hakkını teslim etmek gerek. Kampanya boyunca bir kere bile HDP aleyhine laf etmediği gibi, barajı aşmasını dilediğini de defalarca söyledi.

Tabii, bir de bu işi canı gönülden destekleyen eski “yetmez, ama evet” tayfası vardı. Bu seçimde onların katkısının çok önemli olduğunu düşünmüyorum. Bir defa referandum sırasında tutmuş oldukları köşeler artık ellerinde değildi. Ayrıca referandumdan bu yana gerçekleşen gelişmeler, karizmalarını oldukça çizmiş ve güvenilirliklerine büyük zarar vermişti.

Hükümet senaryoları? Ben yokum


Daha seçim sonuçları kesinleşmeden, seçim gecesinin geç saatlerinden itibaren hükümet senaryoları telaffuz edilmeye başlandı. Ertesi gün neredeyse tüm gazetelerin köşe yazıları, tüm TV haber ve tartışma programları, yalnızca bu senaryoları işliyorlardı. Çeşitli azınlık hükümeti ihtimalleri, dört partinin farklı kombinasyonlarından oluşan koalisyon hükümeti ihtimalleri irdelenmeye başlandı. Tabii bir de erken seçim ihtimali.

Bunların hepsini tek tek irdeleyerek ne zaman ne satır ne de sabrınızı harcamak istemem. Nasıl olsa bunu yapmakta ve yapacak olan bir dolu gazeteci var. Ama, ilerideki yazılarımda daha derinlemesine değineceğimi belirterek, erken seçim ihtimali üzerinde biraz durmak istiyorum.

RTE’nin hedefi erken seçim mi?


Bence kesinlikle evet. Aksi takdirde, AKP dışındaki üç partinin koalisyon için anlaşamasalar bile, kendisine kadar uzanabilecek bir Yüce Divan işbirliğine girebileceklerinden çok korkuyor.  AKP’nin bölünmesine yol açabilecek bir Eskiler-Gül operasyonundan da korkuyor.

Dolayısıyla tek çaresi, Eskiler’i ikna ederek, partinin başına da farklı bir kişiyi getirerek, ülkeyi bir erken seçime götürmek, bu sırada da HDP’nin ödünç oylarını kaybetmesine yönelik bir takım girişimlerde bulunmak. Barajı aşamayan bir HDP sayesinde Güneydoğu bölgesinden kazanacağı milletvekilleriyle de yeniden tek başına iktidar olmak.

Bu konuyu bir başka yazıda daha detaylı analiz etmeye çalışacağım. Şimdilik bu kadarı, önümüzdeki kısa dönemde RTE’nin yapmaya çalışacakları açısından bir ön görüş verebilmek için yeterli.

Bence ülkemin ağırlıklı ve öncelikli sorunu


Bu ülke geçtiğimiz on üç yıl boyunca inanılmaz boyutlarda bir ahlaki erozyona uğradı. Sorumlu mevkilerde olan herkesin, ki bu durumda bunlar başta seçmiş olduğumuz milletvekilleri oluyor, birinci görevleri bu ahlaki çöküşü geri döndürecek, tedavi edilemez gibi görünen ahlaki yaraları sağaltacak tedbir ve tedavileri kafa kafaya vererek bulmaları ve taviz vermeksizin uygulamalarıdır. Şahsi menfaatleri, partilerinin menfaatleri bunun önüne geçtiği takdirde, bu toplumu kurtarmanın imkanı yoktur.

Bu sorunun önceliğinde, bireylerin, partilerin asla önemi yoktur. “Benim partim burada oy kaybeder”, “ben partimin yönetimini kaybederim” vb. kaygıların hepsi, vatana ihanetle eşdeğerdir.

Ay karanlık

Seçimden bugüne kadar, aklımdan çıkmayan bir şiir, onun da bir bölümü var. Takıldı kafama, çıkmıyor. Olayın kahramanlarını mı öyle görüyorum, bilmem, ama şiir aklımdan çıkmıyor:

Dört yanım puşt zulası,
    Dost yüzlü,
    Dost gülücüklü
    Cıgaramdan yanar.
    Alnım öperler,
    Suskun, hayın, çıyansı.
    Dört yanım puşt zulası,
    Dönerim dönerim çıkmaz.
    En leylim  gecede ölesim tutmuş,
    Etme gel,
    Ay karanlık...

Belki o zuladan çıkabileceğim tek imkan gelmiş ve ben çıkamayacağım.


Sağlıcakla kalın, kalabilirseniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder